Vişnap

Şiirler. etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Şiirler. etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

O GELSİN ÜSTÜMÜ ÖRTSÜN..

Eski bir magirus bulsam girip içine ağlarım.
Ne yana dönsem karanlık.
Bu ne biçim cumartesi.!
İçimde bir gölge
Bilmiyorum neyin lekesi.
Soğuk
Ve yorgunum
Gitmeliyim.
Ama yorgunum
Susmalıyım artık
Ki dinleyen de kalmadı.!
Çok yorgunum.
Boş bir vagon bulsam girip içine ağlarım.
Tersiz ve telaşlıyım.
Yolun sonuna doğru
Kopup dört yana dağılan
Tesbih parçaları gibiyim.
Ama işte
Umut bu
Bitsin deyince
Bitmiyor.
Ömür gibi.!
Bitsin demek 
Günah gibi.!
Kırık bir sandal bulsam girip içine ağlarım.
Bütün unutulmuşluklarımı
Tek bir gecede unutup
Kabul eder mi beni
Tahta.?
Su
Ve karanlık
Uygunsuzum
Ve uykusuz.
Kesilsin artık sesim.
O gelsin
Üstümü örtsün..!
Ali LİDAR..























Kadın  çıkar başka kadının rahminden.
Hayata ilk çığlığını atar;
Sessizliği işitir.
Babasının gözlerinde ki hayal kırıklığı;
İlk yaşadığı şaşkınlık olur.
"Sessizlik oldu mu kız doğarmış"sözünü öğrenir.
Susar.!
Kadın çocuk olur;
Gülmesi,oynaması.
Daldan dala koşması hor görülür;
Engellenir.
"Kız kısmı ağır başlı olmalı"sözünü öğrenir.
Susar.!
Kadın okula gider;
Okuma yazma öğreneceği kadar,
Kadın olmasına yetecek kadar.
Nedenini anlayamaz;
"Okuyupta ne olacaksın,okumuş ev kadını mı?"sözünü öğrenir.
Susar.!

Kadın ergen olur;
Ayıplanır,saklanır.
Kadınlığın saklanması gerektiğini öğrenir.
Susar.!
Kadın genç olur;
Gezmesi,tozması konuşulur.
Laf gelmesin diye,camdan dışarı bakmaz.
"Kötü kadın "ne demekmiş öğrenir.
Susar.!
Kadın evlenecek yaşa gelir;
Eş seçmez;
Seçilir.
"Kız kısmını boş bırakırsan ya davulcuya,ya zurnacıya"sözünü öğrenir.
Susar.!
Kadın evlenir;
Eş olmaz "karı" olur"
Ev de hizmetçi,
Mutfakta ahçı,
Kocasının yanında cilveli olur.
"Yuvayı dişi kuş yapar"sözünü öğrenir.
Susar.!
Kadın aşağılanır,sözü dinlenmez.
Dayak yer;
"Kocanın vurduğu yerde gül biter"sözünü öğrenir.
Susar.!
Kadın anne olur.
"Koca'nın çocuğunun annesi"olur.
Erkek doğurmadan da,
Ne kadınlığını,ne anneliğini ispatlar.
Erkek doğurur.
İlk kez alkışlanır..Ki
Yine de koca övülür.
"Erkek adamın erkek çocuğu olur"sözünü öğrenir.
Susar.!
Kadın yaşlanır"ana"olur;
Saygıyı o yaşında görür.
Konuşmak ister;
Vakit geç'tir.
Göçer gider.
Velhasıl;
Kadın doğar,
Büyür,
Yaşar,
Ölür.
Ve
Susar,
Kadın.!

Alıntı.
                                         







Düşünüyorum da bebek,
Bir türlü karar veremiyorum.
Biliyorsan söyle bana,
Nedir bu.?
Nereye yerleştirsek.?
Nasıl tanımlasak bunu?
Aşk mı desek,arkadaşlık mı desek,
Dostluk mu?
Uymuyor hiç birine bu çerçevelerin.
İyisi mi alalım her birinden bir parça.
Uç uça ekleyelim.
İşte bizim de sevdamız bu diyelim.
                                                                                                Hüseyin Gazi Ekşioğlu.
                    visnap.blogspot.com.


Sen ağaçların aptalı,
Ben insanların.
Seni kandırır havalar.
Beni sevdalar.
Bir ılıman hava esmeye görsün.
Düşünmeden gelecek kara kış.
Açarsın çiçeklerini.
Bense hayra yorarım gördüğüm düşü.
Bir güler yüz,bir tatlı söz.
Açarım yüreğimi hemen.
Yemişe durmadan çarpar seni karayel.
Beni kara sevda.
Hem de bilerek kandırıldığımızı.
Kaçıncı kez bağlanmışız bir olmaza.
Koş desinler  bize şaşkın.
Sonu gelmese de hiç bir aşkın.
Açalım yine de çiçeklerimizi.
Senden yanayım arkadaşım.
Havanı bulunca aç çiçeklerini.
Nasıl açıyorsam yüreğimi.
Belki bu kez kış olmaz.
Bakarsın sevdan düş olmaz.
Nasıl vermişsem kendimi son sevdama.
Vur kendini sen de bu sevdaya..
                                                                           Aziz Nesin
visnap.blogspot.com.
Bir yolun varsa gidilecek sona bırakma.
Bir sözün varsa dilden yüreğe hiç susma.
Görmen gerekiyorsa birini git yanına.
Okşaman gereken bir yürek varsa esirgeme elini.
Hayat çok zalim.
An gelir.
Elini,
Gözünü,
Yolunu,
Yüreğini alır senden.
O zaman istesen de.
Dokunamaz,
Göremez,
Gidemez,
Söyleyemez olursun.
                                                       Can Yücel

visnap.blogspot.com.








Yaz Ayrılığı.
İşte yaz tükendi,o göçebe yaz.
Güneşe kavuştu kırlangıçlar çoktan.
Sokaklar azaldı,merhamet istiyor günler.
Yine gece,yaşıyoruz eski çilelerimizi.
Seninle ayrı,seninle beraber.

Şimdi eski bahçelerdeyiz,dualar içre.
Birer aşk şarkısıyız,ayrı tınılı.
Günler sayılı,ısındı gölgelikler.
Sessizlik bir gölün nabzıyla atıyor.
Şimdi eski bahçelerdeyiz,dualar içre.

Duygular kış çiceklerinde de açar.
Elemli,kırılgan da olsalar.
Akşam olunca yaralar kanar.
Solar kızıl gül bahçesi ufuklarla.
Duygular kış çiceklerinde de açar.

Perdeleri çek kilitle kapıları.
Kanma sakın ayın sihirli sesine.
Bahar bahçene kuş gibi konsa da kanma.
İşte yaz tükendi o göçebe yaz.
Sokaklar azaldı,merhamet istiyor günler..
                                                                               Metin Cengiz.



Ben görüyorum,sen devam et.
Öyle karışık ve anlaşılmaz ki.inanmak istiyorum.
Öyle zor ve inanılmaz ki.gittikçe bağlanıyorum.
Aşkın tarifini sorsan,dön ve kendine bak demek istiyorum.
Ellerine,gözlerine,saçlarına.
Konuş ve gülümse.yanımda kal istiyorum.
Uğurum,ömrüm ol.
Gülüşlerin duyduğum tek ses olsun diyorum.
Bazen  bazen böyle hissediyorum..

                                                                            Gamze Gülümser.
Onlar bir gün çekip gittiklerinde, peşlerinde "yetim-öksüz" kalan çok olur.
Mutfaktaki dolap, perdeler, kavanozun içindeki eski düğmeler, özenle saklanmış küçülmüş giysiler, dolap diplerindeki kurdeleler...
Sabah karanlığında mutfaktan gelen tıkırtılar susar, yetim kalmıştır tabaklar.
Bir kadın gittiğinde hep suyu unutulur saksıların.
Sık sık boynunu büker "sarıkız".
O teki kalmış eski bardağın anlamını bilen olmaz
Değerini kimse anlayamaz krom hac tasının.
Balkon artık sessizdir
Koridor kimsesiz.
Bir kadın gittiğinde...
Bir kadın gittiğinde ne çok kişi gider aslında;
Bir ağır işçi, bir temizlikçi, bir bakıcı, bir bahçıvan, bir muhasebeci...
Bir anne gider...
Bir dost...
Bir arkadaş...
Bir sevgili...
Ne çok kişi yok olur bir kadın gittiğinde...
Hep böyle olur; bir kadın gittiğinde; övgüler, uyarılar, yakınmalar, dualar yetim kalır.
Kapı eşiğindeki "Dikkat et..." duyulmaz,
Annesi gitmiştir "geç kalma"nın.
Kadınlar,arkalarında büyük boşluklar bırakarak
giderler.
Bir kadın gittiğinde pek çok kişi gitmiştir aslında
Ve bir kadın gittiğinde pek çok "yetim" bırakmıştır arkasında.
Hayatınızdaki kadını yitirmemeniz dileğiyle.
                                                                           Bekir Çoşkun.



                                                                                              



Polyyanna
Sevgili polyyanna 
Yolda bavulumu çaldılar.
Bana hediye ettiğin o kırmızı elbise de içindeydi.
Ne güzeldi.
Ben kendime çilek derdim onu giydiğim de
Bakar bakar anne derdim memelerime
İnsanın memesi olması büyük bir çilektir polyyanna
Güzeldi yine o yıllar.
Küçük sarı pütürleriyle
Ne çabuk geçti.
Ahhh polyyanna
İçimde sanki hep aynı şarkıyı çalan bir laterna
Cancağızım basma perdeme bir çiçekte sen olsaydın.
Kaçarken yangın  merdivenlerine
Keşke grapon kağıtları assaydın.
                                                                                             Didem Madak.

                                                                                  






Sahi senden mi doğdum anne?
Yollar nehirler kuşluk vakitleri dururken,
Bir insandan mı doğar bir çocuk

Anne senin yüreğin taş olsa dayanır mı ?
Kuş olsa çiçek olsa gündüz olsa ?
Kırılmaz mı acıdan bir sap menekşenin boynu ?

Bu kez dağlar doğursun beni anne .
Sen de ılık bir yağmur ol .
Durmadan yağ kanayan yerlerime .

                                               Haydar Ergülen.
Parmaklarını öpüyorum teker teker.
Serçe parmağın dahil.
Bir eriğin çekirdeğini,
Kucaklayışı gibi kucaklıyorsun beni.
Ne ışığa,ne havaya,
İhtiyacım var orada.
Senin tenini içiyorum su diye.
Senin tenin benim gezegenim.
                                                              Özkan Mert.
               
                         







Balık Olmak
Bir balık olsam koca deryada. 
Büyük balıklara yem olmayan,özgür bir balık. 
Ve unutsam her şeyi ne iyi olurdu. 
Dertsiz tasasız dolaşırdım mavi sularda. 

Bir balık olsam koca deryada.
Oltalara kanmayan,akıllı bir balık. 
Ve uyarsam diğer balıkları ne iyi olurdu. 
Ağlara takılmadan yaşardık mavi sularda. 

Bir balık olsam koca deryada. 
Dostlarına ihanet etmeyen sadık bir balık. 
Ve bu uğurda ölsem ne iyi olurdu. 
Belki o zaman anlaşılırdım mavi sularda.
                                                                               Mehmet Ilgın.


                                                                                                                           

 
Bir zamanlar İstanbul’da, 
Bir ben var’mışım, ben yok’muşum. 
Boğaziçi’nde doğmuşum. 
Akıllı uslu bir çocuk olmuşum. 
Evcilik bile oynamamışım. 
Ne kızamık çıkarmışım,ne su çiçeği. 
Ne okuldan kaçmışım. 
Niyeyse hep sınıf birincisi olmuşum 
Üzmemişim anamı,babamı. 
Ne yalan söylemişim, 
Ne de küçük masum kaçamaklar için, 
Bahçe duvarından sıvışmışım. 
Ben salakmışım.
Ne çocuk olabilmişim,ne genç. 
Ben yaşamadan yaşlanmışım. 
Ben sevmeyi de bilememişim üstelik. 
Ya sınırlara dayanmışım ,
Ya kendi cennetimden kovulmuşum.
Ayıpmış günahmış yasakmış. 
Ya ölümüne soyutlanmış, 
Ya bataklığımda dibe vurmuşum. 
Özlemişim.
Yanmışım. 
Kavrulmuşum 
Yeter diyememişim. 
Ben kendime ne etmişim? 
Herkes gidiyorken, 
Ben hep geri gelmişim.
Kendimden başka her şey içinmiş ,
Gidişlerim,didinmelerim, 
Birilerinin hayatını soluk soluğa 
Bıkmadan tamir etmişim. 
Ben salakmışım.
Hem de katıksız en safından.
Sek rakı gibi, 
Fondip etmişim aşklarımı. 
Sonra körkütük sarhoş olmuşum. 
Sonra yatıp bir selvinin dibine, 
O çok sevdiğimin beni azad ettiği mevsimde, 
Kıyamete kadar 
Yok olmuşum .
Bir zamanlar İstanbul'da,
Bir ben var'mışım, 
Ben yok'muşum.... 

                                                              Ceyda Görk.