Vişnap

visnap.blogspot.com

Merhabalar..

Tarifim arşivden ancak bu zamana nasip oldu yayına vermek.

Dana kelleyi kurban bayramında ortaklardan hiç kimse almayınca"tabii bu tür sakatat işleri ile uğraşmak oldukça zor ve meşakketli ve de ev ortamında pişirmesi bana göre oldukça zor"cafede pişirme imkanı olduğundan biz aldıydık.

Dondurucuya koyup aradan bir iki ay geçip havalar eni konu iyice soğuyunca hahh işte hava tam da kelle paça çorba havası deyip geçen gün dondurucudan çıkarttık.

Cafenin eli lezzetli işinin erbabı usta aşçısına verip bu kelle senin ellerinden öper dedik.

Ve ertesi günü aşçı pişirip hepimize haydi toplanın baş kelle çorbası hazır gelin deyince hop cafedeydik.

Bu anlattığım kelle bu yılın kurban bayramına ait.

Ve ben daha ancak bugün yayına veriyorum bir iki eksiği vardı tarifte yazmam gereken.Bir türlü elim değip yazamamıştım eksikleri..

Böylesi uzun aralar vermek bloğuma karşı öyle mahçupum ki bu terkedilmişliği asla haketmiyor.

Ama ben de bir tembellikler hep bir üşengeçlikler bilgisayar açmamalar filan:(

Oysa biz blogerlerin en büyük dayanağı en sadık yareni dert ortağı bence blogları.Onlar hep bizi bıraktığımız yerde sadakatle bekliyorlar.Umarım bundan böyle ben de gereken önemi veririm bloğuma.

Geleyim kelle paçaya o gün sofra boydan boya kurulmuş hep beraber oturduyduk kalabalık olarak yedik içtik.

Bu tür lezzetler her zaman kalabalıklar ile güzel olup tadı çıkıyor bana göre.Ama artık günümüz de coronaya esir olduk yalnızlaştık her birimiz:(

Nasıl özlüyor nasıl hasret ile o güzel o bereketli günleri yad ediyorum.

İnşaAllah en kısa zamanda yine yeniden kalabalık  sofralarda  yemek yemeler nasip olur.

En önemlisi güzel ülkem bu corona musibetinden kurtulur inşaAllah..

Ve aşçı eve götürmem için de bana ayrıca hem kellenin suyundan hem de baş eti yanak eti,beyin,dil eti karışımından vermişti.

Ben de ev de onlarla aşağıda fotoğrafını gördüğünüz kelle baş çorbasını pişirdim.

Not: Bu arada ben kelle baş paça filan pek fazla sevmem sadece çorbanın suyundan bol bol içerim etinden de bir iki parça alır tadına bakarım,işkembeyi ise herşeyi ile çok çok severim.

Eti suyu hazır olunca ne kadar kolay oldu çorbayı pişirmek:)

Sağolsun aşçımız..

Malzemeler:
700-750 gr haşlanıp pişmiş dana baş eti
2-3 lt süzülmüş baş eti suyu

Terbiyesi İçin Malzemeler:
2-3 Yemek kaşığı taze sıkılmış limon suyu
3-4 Yemek kaşığı yoğurt
3 Yemek kaşığı un
1 Adet yumurta
Sos Malzemeleri:
Sirke
Sarımsak
Üzeri İçin Malzemeler:
Tereyağ
Kırmızı toz ve pul biber

Tarif:
3 yemek kaşığı unu büyükçe tencereye alıp erittiğimiz 2 kaşık yağ ile kokusu çıkana kadar kavuralım.
Çırpma teli ile baş eti suyunu azar azar bir yandan da karıştırarak kavrulmuş una ilave edelim.
Devamlı çırpma teli ile karıştıralım ki un topaklanmasın.

Baş eti suyu kaynamaya başladığında diğer bir derince kasede terbiyesi için limon suyu yoğurt ve yumurtayı ilave edip çırpıcı ile iyice çırpalım.
Üzerine kaynamakta olan baş etinin suyundan alıp aynı sıcaklığa gelene kadar ilave ederek özleşene kadar çırpalım.

Ve elde ettiğimiz terbiyeyi kaynamakta olan baş eti suyuna azar azar ilave edip devamlı karıştıralım ki terbiyesi kesilmesin.

İçine haşlanıp ayıklanıp didilmiş olan baş etlerini ilave edelim.
Tuzunu da ilave edip bir iki taşım kaynadıktan sonra ateşin altını kapatalım.

Kelle baş çorbamız pişti haydi şimdi kurulsun sofralar.

Servisi için kaseye aldığımız kelle baş çorbasına sirke sarımsaklı sostan dilediğimiz miktar ilave edip kırmızı biberli yaktığımız yağdan da katarak servise sunalım..
Sevdiklerimize sık sık bu tür çorbalar pişirip içirelim böylesi şifalı çorbaları.
Hele de böylesi virüslü günler ile sınandığımız bu zor dönemler de.

Sevgi sağlık huzur ve de mutluluk ile kalın..







visnap.blogspot.com

Merhabalar..

Yaklaşık bir buçuk yılı geçti hayatlarımızın alt üst olduğu covit dönemi..!

Bu dönem bizden sonraki nesillerin okuması için tarihin tozlu sayfalarına kara kapkara sayfalar olarak girdi bile.

Ben düne kadar umut doluydum lakin bugün itibarı ile umut filan kalmadı artık.

Öyle bir vurdu kırdı geçti ki corona afatı daha da iflah olunmaz bu saatten sonra.

İlk başlarda senaryoları gereği bütün korku argümanlarını saldılar üzerimize üzerimize ne olduğumuzu anlayamadan evlere tıkıldık.

Neyin eğri doğru olduğunu anlayıp idrak edene kadar nasıl korkunç bir virüs deyip kenara kaçtık karanlığa saklandık aman ölümcül virüs bizi vurmasın diyerek.

Oysa bildiğimiz gripti virüs diye üzerimize salınan.

Evet hastalık var var olmasına ama salgın hastalık değil bana göre.

Salgın olsa kırar geçerdi ortalığı corona ölümleri.

Aklımda deli sorular..!

Bu kadar turist kalkıp gelir miydi hiç ortalık virüsten kırılırken..?

O kadar kalabalık kongreler yapılır mıydı hiç.?

Toplu taşımalar çarşı pazar marketler hınça hınç dolar mıydı hiç.?

Velhasıl bu liste uzar gider hepsini yazacak olsak..

15 ay da ölen sayısı Türkiye genelinde 50 bin böl 15 aya aylık ölüm sayısı üç aşağı beş yukarı öğren.

Daha da ötesi bir günde kaç kişiyi kaybettik covitten böl gün sayısı 30'a bul günlük ölüm sayısını..

Bu sayı Türkiye genelinde ki bütün iller için.

Şimdi böyle bölerek il bazında günlük kayıpların sayısı çıkar karşına rakam.

Sana bana bu virüsün asla salgın olmadığı konusunda tahmini bir fikir verir.

Daha da ikna olmadıysan sen bilirsin.

Tak maskeni kimsenin olmadığı açık alanlarda dahi tak maskeni özel arabanda tek başına giderken dahi tak tak ki akciğerlerin en büyük zararı görsün farkında olmadan sen.

Yazıktır yahu yapma bu eziyeti bedenine nefesine yapma yapma yapma..!

Ben maskeyle alışveriş işlerim için zaruri olduğunda gidiyorum dışarı.

Açık alanlarda kimseler yoksa eğer çıkarıyorum maskemi.

Öyle olduğu halde eve geldikten bir iki gün sonra dahi kendime gelemiyorum nefes alıp verme konusunda.

Birde gün boyu takanlar aman Allah'ım ne kadar zorlanıyorlar..

Yazık vallahi zalimler tarafından insanlara yapılan bu zulümler..

Korkma bütün korkutmalara rağmen korkma ve bağışıklık sistemini moralini yüksek tutarak yol al bu zorlu dayatmalı sınavda.

Moral en büyük desteğimizdir bize korku verip moralimizi bozmaya çalışan bağışıklık sistemimizi çökertmeye çalışan sosyal medyada ki bazı sayfalardan tv lerden kendini uzak tut.

Sofrana beslenmene dikkat et sebzeler meyveler olsun sofranda.

Doğal ürünler sulu tencere yemeklerine ağırlık ver.

Fast fooddan uzak tut kendini ve aileni.

Cipsleri sokma evine neyine yetmiyor mis gibi kuru meyveler incir kayısı hurmalar ve bir sürü daha kuru üzümleri erikleri al beslenme rutinin içine kat onları da her gün ye ye bul sağlık sıhhat..

Colalar fantalar yerine al sofranın baş köşesine ev yapımı hoşafları kompostoları limonataları.

O yaptığın miss gibi yoğurttan kefirden kat sürahiye biraz su yap koyuca kefirli ayran ohh miss iç iç şifa olsun sana ve ailene.

Ben her zaman oldum olası sağlıklı beslenmeden yana olduğum için mutfakta daha fazla zaman geçirerek turşuydu kefirdi ev yoğurduydu daha bir fazla yoğunluk veriyorum artık el mecburuz bu zalimlere yenilmemek için..

Aktarlara koş bitki çaylarına çam kozalağı pekmezlerine zencefil zerde filan işte yeminle aklım şaştı şaşıyor ama başka yolu yok bunun.

Yetmiyor bunca çabalarım sirkemi de kendim yapıyorum artık.

Zencefil şurubum buzdolabında adeta en en demirbaşım olmazsa olmazım.

Sonra sonra alıştık biraz ve az sakinleyip yapılacak tek çare fitoterapi uzmanlarının videolarını izlemek talimatları doğrultusunda yaşantımıza yön vermek oldu.

Bir de aşı konusu var.

Evet ben aşımı oldum pişman mıyım.?Evet pişmanım..

Olmayanlara olmak istemeyenlere de aşı aşı diye dayatmak diretmek işte burada ben de olmaz diyorum.

Kişilere böylesi baskı yapılamaz özgürlükler kısıtlanamaz.

Çünkü ortada salgın yok hastalık var o dünyayı ellerinde tutan üç beş zalim zenginin hesapları planları oldurumları var.

Onlar daha çok rant sağlama isteği ile yayıyorlar laboratuarlarda üretip üretip virüsleri biz masum insanların üzerine.

İsteklerini elde edene kadar da bu sürecek.

Bizlere de her gün yeni bir olumsuzluk ile karşı karşıya kalmak düşecek aşı diretmesi üzerine mücadele etmek ama nereye kadar mücadele.?

Aşı üzerinden insanları işiyle gücüyle sosyal yaşantısı ile tehdit etmek var mı böyle bir adalet?

Kim koruyacak benim en doğal hakkım olan sağlığımı?

Ben korurum diyorum ona da engel koyuyorsun haklarımı kısıtlamaya kalkarak.!

Beden benim bedenim bana verilen bu canı ben korumak zorundayım.

Ne idüğü belli olmayan içeriği bilinmeyen onayı alınmayan bir ilaçı benim vücuduma zerk edeceksin ve üstelik hiç bir sorumluluk almayacağına dair bana imza attıracaksın.

Var mı böyle bir dünya.?

Düne kadar yoktu ama artık aşı simsarları sayesinde var :(

Siz zalimler Allah'ı gerçek hayat olan ahireti asla unutmayın desem de sizler zaten unutmuşsunuz yüce Rabb'imin varlığını hesap gününü..!

Unutun unutun bu dünya imtihan dünyası elbet biz mazlumları unutmayan yüce Rabb'im bu zalimliğinizin hesabını ahirette hesap zamanı en ufak ayrıntısına kadar soracak sizlere

💢 💢 💢

Ve gelelim bugünün en en güzel en nefis en kolay tarifine.

Kalamar Tava: ❤

Tek kelime ile en çok sevdiklerimden ❤

Ben bu defa dondurulmuş olarak hazır aldım kalamarları.

Daha önceleri bir kaç kere taze olarak balık pazarından tüp halinde alıp kendim halka halka kesip hazırlamıştım.

Her hali ile yapılışı işlenişi çok kolay.

Haydi öncesi iştah açan fotoğraflar sonrası gelsin tarifi...

Malzemeler:
 1 Paket dondurulmuş kalamar "1 kg lık"
1,5 Tatlı kaşığı karbonat
1,5 Tatlı kaşığı toz şeker
1,5 Şişe maden sodası
Ayçicek yağı ve un "kızartmak için"
💢 💢  💢
Tarator Sos Malzemeleri:
3-4 Dilim bayat ekmek
Yarım çay bardağı toz halinde ceviz içi
1 Su bardağı koyu yoğurt
2 Yemek kaşığı mayonez
3-4 Diş sarımsak
1 Çay kaşığı tuz
Tarif:
Dondurulmuş kalamarları buzdolabının alt rafında çözülmesini bekleyelim.
Şayet  donuk değilse kalamarlar direk marinasyon işlemini yaparız.

Bende ki kalamarlar hazır dondurulmuş olduğu için buzdolabında çözülmesini bekledim öncesi.
Sonrası derince bir kaseye aldım kalamar dilimlerini yıkadım ve üzerlerine karbonatı,toz şekeri atarak elimle yaklaşık yarım saat civarı kalamarlar köpürene kadar çok sıkı bir şekilde kaytarmadan mıncıklayarak ovarak terbiye ettim.
Bu işlem kalamar dilimlerinin yumuşak olması için şart mutlaka yapılması gerekiyor.

Ve daha sonra üzerine çok az tuz ve maden sodasını döküp elimizle alt üst edip karıştırarak marinasyon işlemini başlatalım.
Vaktimiz yoksa diye acele etmeyelim aceleye getirmeyelim öncesinden hazırlıklı ve planlı olalım ki zaman sonunda ertesi günü dışı çıtır çıtır içleri pamuk gibi yumuşacık kalamarlar yiyelim.
Bu arada geceden isterseniz tarator sosunu da hazırlayıp kavanoz ile buzdolabına kaldıralım.

Bunun için bayat ekmek içlerini ufalayalım.
İçine toz haline getirdiğimiz ceviz içlerini ilave edelim.
Koyu yoğurdunu mayonezini katalım.
Sarımsakları rendeleyip tuzunu da katalım ve homojen bir kıvam alana kadar karıştırıp hazır edelim tarator sosunu.

Aradan tam bir gün "24 saat" geçince marinasyonda ki kalamar dilimlerini süzgece alıp kesinlikle yıkamadan bol un ile unlayıp fazla unlarını silkeleyelim.
Bol kızgın yağa azar azar yağı soğutmadan parti parti atarak kızartalım.
Her parti kalamar dilimlerini en fazla 3 dakikayı geçmeyecek şekilde kızartalım
"yok yoksa kayış gibi çok sert kalamar dilimlerimiz olur."
Kağıt havlu serdiğimiz servis tabağına alalım.
Ve yanında olmazsa olmazı tarator sos ve sıcak ekmek ile servise sunalım.Afiyetle..
Umarım en kısa zamanda eski sağlıklı huzurlu mutlu coronosuz covitsiz aşısız maskesiz günlerimize geri döneriz.
Bunu en çokta yeni nesil gençlerimiz için çok istiyorum.
Umarım önlerinde  ki hayat çok güzel olur.
Kalın sağlıkla sevgi ile huzur ile..❤











visnap.blogspot.com

Merhabalar..

Bugünün iftar yemeği kaz yahnisiydi..

Sevdik mi.?

Tabii ki sevdik hem de çok sevdik her zaman ki gibi..

Yedik şükrettik iftar sofrasının başında yüce Rabb'imize verdiği nimetler için.

Rabb'im olmayanlara hele de çocuklu ailelere daha çok vermesi için çok dua ettik.

Onlar o çocuklar geleceğin büyükleri kıymetlileri hiç sıkıntı yüzü görmeseler keşke çocuk yaşlarında en çok besinlere ihtiyaç duydukları büyüme yaşlarında..

Bu arada benim canım can dostum cancağızım Elif'imin kulaklarını çınlattık.

Kendisi Kars dönüşü gelirken getirmişti kar soğuk ayazda kurutulmuş harika lezzetli kazı..

Rabb'im kazancına bereket sağlığına afiyet şifalar yaşamına yüksek mutluluklar versin.

Her iki cihanda kazananlardan olur İnşaAllah.

Pandemi dolayısı ile nasıl da uzun zamandır ayrı kaldık birbirimizden nasıl çok çok özledim. 

"Ben pandemiyi plandemi olarak görenlerdenim,asla inanmıyorum salgına aşıya vs.Anladığım çok büyük bir oyun içinde olup yok edilmek istendiğimiz."

Yasaklar hastalıklar bitince ilk görüp sıkıca sarılmak istediğimsin canım Elif'immm.

Haydi kolay olan tarife geçelim mi..?

Geçelim geçelim.

Malzemeler:
Yarım kaz
3 Adet orta boy kuru soğan
1 Yemek kaşığı biber salçası
2 Adet yeşil sivri biber
1 Adet kırmızı kapya biber
1 Çay kaşığı tuz
1 Kahve kaşığı kırmızı pul biber
1 Çay kaşığı karabiber
1 Kahve kaşığı kajun "opsiyonel"
1 Çay kaşığı garam masala "opsiyonel"
1 Yemek kaşığı tereyağ
1 Yemek kaşığı fındıkyağ

Tarif:
Kazı gün içinde iki üç defa suyunu değiştirerek bol suya koyup yarımşar saat aralıklar ile bekleterek fazla tuzundan arındıralım.
Son olarak pişireceğimiz tencereye alıp üzerini örtene kadar soğuk su koyalım.
Öncesi yüksek ateşte kaynayana kadar tutup sonrası ateşi en kısığa getirerek uzun süreli pişirelim.
Takribi pişme süresi üç,dört saati buluyor.
Bu esnada üzerinde oluşan kefini almayı ihmal etmeyelim.

Diğer yanda kuşaneye tereyağ ve fındık yağını alalım.
Üzerine kabaca piyazlık doğradığımız kuru soğanları ilave edip karamelize olana kadar soteleyelim.
Biberleri katıp sotelemeye devam edelim.

Lime lime yumaşacık pişen kaz etini iri parçalar halinde ayıklayarak kemiklerinden ayıralım.
Sotelenip karamelize olan soğanlara ilave edip bir iki çevirerek sotelemeye devam edelim.
Baharatlarını katalım ve üzerini örtecek kadar kazı haşladığımız sudan ilave edelim.
Beraber özleşene kadar ateşte pişirelim.
Yanında kaz suyuna salma frik pilavı ayran ve de salata olmazsa olmazımız ile servise sunalım.Afiyetle..
Sevgilerimle..

visnap.blogspot.com











visnap.blogspot.com

Merhabalar..

Bugünün tarifi hem kolay hem masrafsız ekonomik hem de bunların üzerinde bonusu aşırı çok lezzetli bir çiriş otu diğer ismi de bana göre "bahar otu" kavurması.

Neden bahar otu dememe gelirsem zira bu nefis bu şifa dolu ot senenin sadece bir ayı civarı oluyor yani mevsimi çok kısa.

Doğu Anadolu Güneydoğu Anadolu,Anadolu ,Ege,Akdeniz bölgelerin de yetişip nisan mayıs ayları arasında tezgahlarda yerini alıyor.

Benim ilk iki yıl önce filandı semt pazarlarında görmem.

Fakat tadını bilmediğim tanımadığım bir ot olduğu için ilgimi çekmemişti.

Bilseydim hiç bekler miydim bunca zaman hiç kendimi mahrum eder miydim böylesi güzellikten.

Sözün özü olarak eğer bilmiyorsanız gördüğünüz ilk yerde alın hatta benim gibi tereddüt edip az da almayın.

Bakın ben yarın tekrardan semt pazarına sırf bu nefis çiriş otundan yine yeniden almak için gideceğim.

İnşaAllah bulurum bulur alırım da hem yemeğini hem yoğurtlamasını "borani"si gibi hem de yumurtalısını yapar doya doya yerim.

Bu arada böreğini yapmayı da unutmayalım.

Diye bilirsin ki daha fazla alıp dondurucuya koy

"deme"neden biliyor musun.? Bence bu taze halinin lezzetini vermez de ondan.

Haydi al eline iki soğan irice doğrayarak başla kavurmaya.

Tabii öncesi otlar ayıklanıp suya bırakılacak beklesin soğandan sonra kendine gelecek olan sırasını..

Malzemeler:
Yarım kg çiriş otu
2 Adet orta boy kuru soğan
2 Yemek kaşığı tereyağ
1 Kahve kaşığı tuz
1 Tatlı kaşığı kırmızı pul biber
1 Kahve kaşığı karabiber
Tarif:
Çiriş otlarının kök kısımlarında ki bağlantı zarlarını ve uç kısımlarını kontrol ederek ayıklayıp bol su ile yıkayalım.
4 cm civarı uzunlukta iri parçalar halinde doğrayarak çiriş otlarını beş dakika civarı sirkeli suda bekletelim.

Diğer yanda kuşaneye tereyağını alıp eritelim.
İrice doğradığımız kuru soğanları içine atıp hafif karamelize olana kadar soteleyerek kavuralım.
İçine tuzunu ve kırmızı pul biberini katalım.

Su da bekleyen çiriş otlarını hafifçe avuç içlerimiz ile sıkarak sularından süzdürerek içine ilave edelim.
Sık sık alt üst ederek kavuralım.
Çiriş otları yumuşadığında bu arada "bayağı çabuk pişiyor"üzerine karabiberini ilave ederek harmanlayalım.
Ve ateşin altını kapatarak yoğurt ayran vs eşliğinde servise sunalım.Afiyetle.
SEVGİLERİMLE..








 visnap.blogspot.com

Merhabalar..

Bugün mübarek Ramazan ayının 9.ncu günü daha dün gibi ilk sahur yapışımız.

Demek istediğim günler nasıl da uzay süratı ile çok hızlı geçiyor.!

Hemde bunca sıkıntıya bunca üzüntüye bunca bitmek bilmeyen ev hapsine rağmen..!

Yüce Rabb'imin biz kullarına yardımı ile inşaAllah bu zalimli zulümlü acılı günlerden kurtulup feraha ereceğiz.

Umutlar kimi zaman tükense de yine de az ucunda zerresi kalmış olan umutlarımıza tutunup nefes almaya çalışalım 

Bu sene Ramazan ayında da her zaman ki gibi fazla yemek yapıp israf etmek istemediğimden yemekleri ve çeşitleri az tutup hem bıkmamış oluyoruz hem de israf etmiyoruz.

İftar için yemek yapmayıp kalan yemeklerin toparlanması günüydü dün.

Sadece ilave olaraktan makarna pilav yerine alternatif olarak havuç mücver yaptıydım.

İlk yaptım "havuçu zaten oldum olası her çeşidini çok seven olarak" bizler çok sevdik çok beğendik sizlere de tavsiye ederim.

Haydi artık tarife bakalım değil mi.? 

Malzemeler:
4 Adet iri havuç
2 Adet yumurta
Çeyrek demet ince kıyılmış maydanoz
Çeyrek demet ince kıyılmış dereotu
1 Adet orta boy kuru soğan
2 Dal ince kıyılmış taze soğan
1 Su bardağı un
Kırmızı pul biber
Karabiber
Kimyon
Tuz
Sıvıyağ"kızartmak için"
Tarif:
Büyükçe bir karıştırma kabına havuçların kabuklarını soyup rendenin iri tarafı ile rendeleyelim.
Kuru soğanı da rendeleyip suyunu sıktıktan sonra ilave edelim.
Yumurtaları kırıp katalım.
Dereotu,maydanoz,taze soğanları baharatları ve de tuzunu ilave edip malzemelerin hepsini karıştıralım.

Unu da kontrollü olarak ve bir yandan karıştırarak malzemelere yedirelim.
Un miktarı fazla olmasın ki havuç mücverimiz börek kıvamını almasın.
Bu yüzden unu dikkatli ilave edelim.

Kızartma tavasına bol  sıvıyağ koyup kızdıralım.
Havuç mücverden kaşıkla alıp kızgın yağa koyalım ve üzerlerine kaşığın tersi ile hafifçe bastırıp incelterek yassılaştıralım.
Alt üstlü çevirerek hepsini nar gibi olana kadar kızartalım.
Kızaranları kağıt havlu serdiğimiz geniş tabağa alalım.
Sarımsaklı yoğurt domates yeşillik vs eşliğinde servise sunalım.Afiyetle..
Sevgilerimle..








 visnap.blogspot.com

Merhabalar..

Bayağı uzun süre ara vermişim bloğuma.

Bilmem neden ne zaman pc açıp giriş yapmak istesem boşver bugün yarın girersin vişnap yok bak şimdi olmaz daha önemli işlerin var hadi onları yap vs bu ve buna benzer bahaneler ile geçti gitti bunca zaman.

Bunda şu kahrolası covitin çok büyük etkisi var.

Nasıl alt üst etti hayatları ekonomiyi ruhu maddiyatı maneviyatı.

En önemlisi her ne kadar maddiyat deseler de bana göre maneviyat çok daha önemli para pul kazanılır ama sağlık olmazsa o paralar o pullar o hırslar hiç bir işe yaramaz.

Umarım biz insanlar bu dijital savaştan en az hasarla hatta hiç hasar almadan çıkarız.

Siyasi çekişmelerin ceremesini her zaman halk olarak bizler çekiyor bizler bedeller ödüyoruz.

Ondandır ki bu süreçte kendimize sevdiklerimize ve de ailelerimize çok  çok iyi bakıp beslenmemizden moralimize ruhiyatımıza kadar bakıp birbirimizi desteklemek zorundayız.

Bol sebze bol meyve düzenli uyku stresten uzak durmak için mecbur kalmadıkça haber filan çok çok az izlemek gerek diye düşünüyor ve bunu uygulamaya gayret ediyorum.

Arkadaşlar ile birbirimize iç açıcı videolar yazılar alıntılar gönderip güzel suratlarımızdan hüzünleri uzak tutmaya gayret ediyoruz bayağıda faydasını görüyoruz..

Hele bir de arada geçmişi maziyi konuşmaya başladık mı saatler geçiyor farkına dahi varmıyoruz.

Güzeldi çocukluğumuz gençliğimiz arkadaşlarımız komşularımız eşimiz dostumuz ile her bir hayat ayrı güzel ayrı bir değerliydi..

Şimdi ki zaman ise kokuşmuşluk dolu irin dolu çıkmazı olmayan karanlık tüneller ile dolu:(

Yok bize bizden başka dost

Bildiğimiz tek bir doğru var 

Bize dost yok bizden başka.

Bize can yok bizden başka can olacak hiç bir ....... nokta noktaaa...


Ve bugünün stresi ben de böylesine güzel lezzet dolu "MAŞ FASULYE PİYAZI"ile atıldı..

Ya sizde.?

Malzemeler:
Bir büyük su bardağı maş fasulyesi (250-300 gr)
3-4 Adet orta boy kırmızı soğan
Bir kahve fincanı taze nane (ince doğranmış)
Çeyrek demet maydanoz (ince doğranmış)
Bir iki yemek kaşığı köz kırmızı sarı biber -- opsiyonel
1-2 Diş sarımsak (ince kıyılmış)
Tuz
Sızma zeytinyağ
Limon
Nar ekşisi
Sirke
Tarif:
Maş fasulyeleri gözden geçirip yıkayıp geceden soğuk su ile ıslatalım.
Ertesi gün ıslanıp şişen maş fasulyeleri süzgeçe alalım.

Tencereye su koyup kaynatalım ve kaynayan suya süzülen fasulyeleri atıp 10 dakika civarı kaynatalım ve süzelim.
Ardından tekrardan süzdüğümüz maş fasulyeleri ikinci defa bir başka kaynar su dolu diğer tencereye alıp kontrollü olarak 5 dakika daha haşlamaya bırakalım.

Bu arada devamlı gözümüz de üzerinde olsun çünkü maş fasulye çok çabuk pişen bir bakliyat türü.
Pişme durumuna göre süreyi uzatıp kısaltalım.

Pişen maş fasulyeleri süzgeçe alıp hiç suyu kalmayana değin bekletip iyice süzdürelim.

Daha sonra maşları geniş servis tabağına alıp üzerlerine salata sosu olarak  sızma zeytinyağ,limon,sirke,nar ekşisi,ince kıydığımız sarımsakları ılık halde ki maş fasulyelere döküp alt üst yaparak harmanlayalım.

Maş fasulyeler iyice soğuduğunda da ince kıydığımız yeşillikleri ve piyaz doğradığımız kırmızı soğanları ve köz biberleri ince kıyıp ilave edelim.
Hepsini birden usulca alt üst ederek karıştıralım bir iki saat dinlenip lezzetlenmesi için kenara alıp bekletelim.
Daha sonrası servise sunalım.Afiyetle...
Sevgilerimle..

















visnap.blogspot.com

Merhabalar...

Nasıl bu kadar uzun uzadıya aralar vermişim bloğuma.

Her gün uyanıp bugün tarif paylaş vişnap dedikçe olmuyor olamıyordu bir türlü.

Adeta üzerime ölü toprağı serilmiş gibiydim.

Gerçi yine aynı duygular içindeyim değişen bir şey yok olan bugün biraz gayret biraz kendimi zorlamayla dün yaptığım kurabiyelerin tarifini paylaşmak için geçtim bilgisayarın başına.

İşin aslı artık ben günleri şaşırdım sor bana bugün günlerden hangi gün diye içimden dün semt pazarı vardı semt pazarı cumartesi günü kuruluyor o zaman ertesi gün yani bugün pazar oluyor der bakarım suratına. Gözlerinin içine bakarım ki içimde ki şüphe ile beni doğrulamanı isterim.

Ama değil pandemi dolayısı ile semt pazarı günleri perşembeye alındı ya ondan dolayı sen şaşırdın yine günleri dersin bana.

Evet bilmiş bilmiş ve ukalaca bilmenin verdiği arsızlıkla bugün cuma dersin ve ben kafamın içinde binbir endişe ile mutfağa çay demlemeye giderim.

Yaptığımız tek iş çay yemek pasta kurabiye yemek vs vaktin çoğu mutfak salon oturma odası arasında duvarlara sıkıştırılmış olarak geçiyor.

Bu bilim adamlarının saldığı korkular  ve dünyanın sayılı gözü doymaz aç gözlü insanlarının para hırsı yüzünden uzun da sürecek gibi ev esaretlerimiz.

Oysa gerçek dünyaya götürülecek olan sadece ve sadece kendimiz.

Sanıyorlar ki orada han hamam sarayları olacak..!

Ve bugünün güzel tarifi aşağıda hem güzel hem kolay hem de çok nefis enfes nefis...

Malzemeler:
3 Yemek kaşığı yer fıstığı ezmesi "150 gr"
1 Adet orta boy yumurta
1 Çay bardağı toz şeker
3 Yemek kaşığı tereyağ veya "margarin"
1,5 Su bardağı un
1 Çay kaşığı kabartma tozu "silme"
1Çay kaşığı karbonat "silme"
Tarif:
Hamur karıştırma kabına yer fıstık ezmesini,yumurta,toz şeker ve oda ısısında ki tereyağını alalım.
Üzerine unu,kabartma tozu ve karbonatı ilave ederek yoğuralım.
Kurabiye hamurunun kıvamı ele yapışmayacak yumuşaklıkta olacak.

Fırın tepsisine yağlı kağıt serip ceviz büyüklüğünde koparttığımız hamur toplarını tepsiye 3'er 4'er cm aralıklar ile dizelim.
Bir çatal yardımı ile üzerlerine çizikler atalım.
"ben attım çizikleri ama kurabiyeler pişince izden filan eser kalmamıştı.

Pişmeye hazır olan kurabiyeleri 170 derece ön ısıtma yaptığımız sıcak fırına atalım.
Üzerleri  kızarana kadar takriben 20 dakika kadar  pişirelim.
Kendi tepsisinde soğutup daha sonra çay süt meyve suyu eşliğinde servise sunalım.Afiyetle...
Sevgilerimle..




Merhaba..
Bugün hiç havamda değilim iki kare fotoğraf çekimi dahi öyle bir zor geldi ki..!
Anlatsam yazsam duyguları  bak o dahi zor geliyor şu an.

Oysa doğal ışıkta öyle çok uygundu ki fotoğraf çekimi için.
İşte olmadı mı olmuyor zorla güzellik.
Olan çektiğim 4-5 kare fotoğraf bunlar ve içinden çekip aldığım 3 kare fotoğraf.

Magnolialarımın lezzeti ise muhteşem ve de çok çok güzel oldu.
Tarif ise sevgili çok sevdiğim canım Hülya'mdan
misketlimonu.

Bizler çok beğendik sizlere de tavsiye ederim.
Süt reçeli apayrı bir lezzet katıyor benden demesi..

Süt Reçeli İçin Malzemeler:
1 Litre süt
1 Su bardağı toz şeker
1 Silme çay kaşığı karbonat
1 Paket vanilya "opsiyonel"

Magnolia Malzemeleri:
1 Litre süt 
4 Çorba kaşığı buğday nişastası
1 Yemek kaşığı un
4 Çorba kaşığı toz şeker
1 Kutu krema "200 ml"
Yarım su bardağı süt reçeli
1 Paket tam buğday unlu bisküvi veya "bebe bisküvisi"
2 Adet yerli muz
Yeteri kadar çilek

Tarif:
Magnolia yapımı için şayet hazırda süt reçelimiz yoksa işe önce süt reçelini pişirerek başlayalım.
Bunun için sütü derin tencereye alalım.
Orta ısılı ateşte kaynamaya başlayınca toz şekerini ilave edelim.
Şeker eriyince sütü ateşten alıp karbonatı ilave edelim.
Bu aşamada süt çok kabardığı için çok dikkatli olalım.
Kabarıp taşmaması için çırpıcı ile hızlı hızlı karıştıralım.
Kabarması durunca tekrar ateşe alıp ateşin ısısını en kısığa getirelim.

Bu şekilde uzun süre "2 saat civarı"kaynatmamız gerekiyor.
Arada sık sık karıştırarak kaynatalım.
Sütün kıvamı koyulaşıp rengi koyulaşmaya başladığında dibinin tutmaması için daha sık karıştıralım.
Çok katılaşmasına izin vermeden "soğudukça kıvamı koyulaşacak"isteğe göre vanilya ekleyerek bir iki taşım kaynatıp ateşin altını kapatalım.
Kavanoza alalım.
 Buzdolabında bir hafta kalabilir..
Şayet bu süre içinde kullanılmaz ise uygun kaba alınıp derin dondurucu da daha çok uzun süre muhafaza edebiliriz süt reçelimizi..

Ve muhallebi tarifine gelince
Diğer bir tencereye sütü,toz şekeri,nişasta ve unu alalım.
Devamlı karıştırarak muhallebiyi pişirelim.
Kenara alıp ılınmasını bekleyelim.
Bu aşamada ara sıra karıştırarak ılınmasını bekleyelim.

Süre sonunda bir paket kremayı ve yarım su bardağı süt reçelini muhallebiye katıp mikser ile iyice özleşene kadar yaklaşık on dakika civarı karıştıralım.
Uygun cupları veya düz kare dikdörtgen bir borcamı hazır edelim.
Ben porsiyonluk olduğu için cup tercih ettim.

Her bir cupun tabanına robottan çekip un haline getirdiğimiz bisküviden yeteri kadar yaklaşık birer tatlı kaşığı koyalım.
Cupun kenarlarına ince dilimlediğimiz çilekleri aralıklı olarak koyalım.
Bisküvi kırıntılarının üzerine cupun yarısına gelecek miktarda muhallebisini dökelim.

Üzerine tekrardan birer tatlı kaşığı miktarı kırıntı bisküvi ile kaplayalım.
İnce dilim muzları ve çilekleri de bisküvilerin üzerine sıralayalım.

Kalan muhallebiyi  dökelim cupların bitimine kadar gelsin muhallebi.
Üzerlerine tekrardan kırıntılı bisküvileri serpelim muz ve çilek dilimleri ile süsleyelim.

Soğuması için buzdolabına kaldırıp soğuduktan sonra servise sunalım.Afiyetle.

Sevgilerimle..